10 Kasım 2013 Pazar

DUVAR

Soğuk anların çabucak geçişinde
Yaban gözlerin senin kendi sessizliğinde
Duvar örüyor çevreme
Kaçıyorum senden yol sapaklarında

Kırları yıldız tozunda görebileyim diye
Işık pınarlarının suyunda yıkanayım diye
Sıcak yaz günlerinin ebruli sisinde
Eteğimi yaban zambaklarla doldurayım diye

Köy evlerinin damından horoz seslerini duyayım  diye
Kaçıyorum senden kırların eteğinde
Yeşilliklere ayağımı sağlam basayım diye
Ya da çimenlerin soğuk çiyini içeyim diye

Kaçıyorum senden, terk edilmiş bir sahilde
Kayıp kırların göğündeki karanlık buluttan
Denizdeki fırtınaların baş döndüren dansını göreyim diye

Uzak bir günbatımında
Yabani güvercinler gibi kanatlarımın altına alayım diye
Çölleri , dağları, gökyüzünü
Kuru çalıların arasından
Kırlardaki kuşların mutluluk şarkılarını duyayım diye

Kaçıyorum senden, senden uzakta açayım diye
Arzu şehirlerinin yolunu
Ve şehrin derinliklerinde ...
Düş sarayının ağır, altından kilidini

Lakin gözlerin, sessiz çığlıklarıyla
Yolları karartıyor
Sırrının karanlığında yeknesak
Çevremde duvar örüyor
Elbette bir gün
Tereddüt gözünün büyüsünden kaçarım
Saçılırım, rengarenk düş çiçeklerinden saçılan koku gibi
Gece rüzgarlarının saçlarındaki dalgadan akar
Güneşin kıyısına dek gireyim
Sonsuz dinginliğinde uyumakta olan bir dünyada

Altın renkli bir bulutun yatağına kayarım yumuşacık
Işık huzmeleri dökülür mutluluğun göğüne
Küme küme ahenk tarhları

Ben oradan özgürlük ve sarhoşlukla
Bakarım büyülü gözlerinle
Yollarını kararttığın dünyaya
Bakarım, büyülü gözlerinin
Sırların karanlığında yeknesak
Ördüğü duvara

FURUĞ - Yeryüzü Ayetleri


20 Ekim 2013 Pazar

MEVLANA SEÇMELER( KIYISIZ DENİZ-EZGİNİN GÜNLÜĞÜ)

Olduğum gibi kim görebilir beni
Ne rengim var benim ne nişanım
Benim de bildiğim sırlar var diyeceksin ama
Hem o sırlarım ben hem de o sırları saklayanım.
Bu gönül ne vakit durulacak bilmem
Ama şu anda hiç kımıldamadan da duran benim,
Yürüyüp giden de ben.
Ben bir denizim kendi varlığı içinde taşan,
Uçsuz bucaksız,alabildiğine geniş, kıyısız, hür bir deniz.
İki dünya da yok oldu gitti bende
Artık ne bu dünyadan sorsunlar beni, ne o dünyadan.
Sen bizim aynımızsın dedim ey can!
Amma yaptın dedi, o da ne demek.
Şu gördüklerin hep benim.
Yoksa dedim sen O musun?
“Hey, kendine gel! Sus!” dedi.
“Benim ne olduğum dile gelmez..”
Öyleyse dedim sana işte dilsiz, dudaksız konuşan biri.
Yoklukta ayaksız yürümedeyim, gökteki ay gibi.
İşte sana elsiz ayaksız durmadan koşan biri.
“Böyle koşup durmak” dedi bir ses “senin nene gerek?”
Bak bana, apaçık ortadayım da gene gizliyim
Sen beni gör asıl Beni!
Eşi bulunmaz bir gizli maden olmuşum
Eşi bulunmaz bir deniz olmuşum ben
Tebrizli Şems’i gördüm göreli.